Müslümanın Kola İle İmtihanı
Kolanın Tarihçesi
Kolanın mazisine dair görüşlerden 2’si şöyledir:
- 1886 yılında Atlanta’da Yahudi eczacı John Stith Pemberton tarafından bulundu. Pemberton aslında migren hastaları için bir ağrı kesici olarak üretti bu ürünü ve eczanelerde satmaya başladı. Ürünün rağbet görmesiyle seri üretime geçerek bunu bir içecek haline getirdi.
- 1880’li yıllarda üretilen kola, doğum kontrol ilacı adı altında Afrika’da kadınları kısırlaştırmak için kullanıldı.
Kolada ve Gazlı İçeceklerde Kullanılan Bazı Katkı Maddeleri
Fosforik Asit E338
Kafein
Boya Maddesi Karamel (E150)
Karbondioksit Gazı E290
Kola ve Diğer Aromalar
Suni Tatlandırıcılar: Aspartam E951, Asesülfat E950, Sakarin E954
KarminE120: Renklendiricidir. Karmin, Coccus cacti veya Dactylopius coccus costa böceğinin dişilerinden veya yumurtalarından çıkartılan bir boya pigmentidir. Bu böcekler Meksika, Bolivya, Sili, Kanarya Adaları ve Peru’da dikenli bir kaktüste yasarlar.
Bunlar kolanın içeriğinin sadece açıklanan kısmıdır. Kolanın formülünü dünyada iki kişinin bildiği ve formülün bir kâğıda yazılı olarak bankada saklandığı söyleniyor.
Kolanın Fıkhi Boyutu
Kolaya rengini veren Karmin denen madde, çoğunlukla Güney Amerika’da yaşayan Coccuccacti adı verilen ağaç bitinden elde edilmektedir. Hanefi mezhebi âlimlerince böcek tüketilmesi haram olarak değerlendirilmektedir. Bu açıdan kola tüketiminde en azından Hanefi mezhebi mensuplarına bir engel vardır.
Kola’daki diğer bir sıkıntı ise içinde bulunan fakat sarhoşluk vermeyen etil alkoldür. Ülkemizdeki gazozlar 'Gazlı alkolsüz içecek' adlı, Türk Standartları Enstitüsü'nün Ekim 1992'de yürürlüğe giren TS4080 No.lu standardına göre üretilir. Bu standart 20 sayfa olup isteyen her vatandaş, bedeli mukabilinde Türk Standartları Enstitüsü Merkezi'nden veya bürolarından temin edebilir. Bu standardın 2. sayfasında 'Gazoz Sınıfları ve Spesifik Maddeleri', 3. sayfasında da 'Gazozun Genel Özellikleri' tablo halinde verilmiştir. İkinci tablo 'Kimyasal Özellikler' in 3. satırında, gazoz cinslerinin litrede 5 gr kadar etil alkol (bütün alkollü içeceklerde sarhoşluk verici) bulunabileceğinin belirtilmesi dikkati çekiyor. Daha açık ve anlaşılır olarak söylemek icap ederse, binde 5 gr etil alkol ihtiva edebilen herhangi bir gazoz çeşidinin (sade, meyveli, kola, tonik, aromalı) 330 ml’lik bir kutusunda 10 ml şaraptaki kadar etil alkol vardır (şarapta %15 etil alkol bulunduğu göz önüne alınırsa). Bu durumda, kendisine küçük bir kadehte sunulan 10 ml şarabı, ihtiva ettiği 1,5 gr etil alkol sebebiyle içmeyi reddeden birinin, aynı miktar etil alkolü 330 ml'sinde ihtiva eden kutu gazozları hiç tereddütsüz içmeleri tezat olmuyor mu?[1]
Oysaki hüküm açıktır:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Çoğu sarhoş eden şeyin bir avucu da haramdır.”[2]
Zaman zaman gazete manşetleriyle gündeme gelen diğer bir konu ise meyan köküdür. Kolanın içeriğinde meyan kökü bulunduğu iddiaları da söz konusudur. Meyan kökü, farelerin rağbet ettiği bir bitkidir. İddia ise üretimin fazla olması sebebiyle tarladan kepçelerle toplanan meyan köklerinin arasına karışan farelerin temizlenememesi ve ürüne karışması yönündedir. Sosyal medyada da yer bulan bu iddia hayli kafa karıştırmaktadır. Bu sebeple kola bu yönden şüphe uyandıran bir üründür. Hadiste de belirtildiği üzere şüphelilerden kaçınmalıyız ki iffetimizi ve neslimizi koruyalım.
Nu’man ibni Beşir radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: ‘Şurası muhakkak ki, haramlar apaçık bellidir, helaller de apaçık bellidir. Bu ikisi arasında (haram veya helal olduğu) şüpheli olanlar vardır. İnsanlardan çoğu bunları bilmezler. Her kim bu şüpheli şeylerden kaçınırsa, dinini de şerefini de korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere yönelirse harama düşmüş olur, tıpkı koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi ki, her an koruluğa düşebilecek durumdadır. Haberiniz olsun, her melikin bir koruluğu vardır, Allah’ın koruluğu da haramlarıdır. Haberiniz olsun, cesette bir et parçası var ki, eğer o sağlıklı olursa cesedin tamamı sağlıklı olur, eğer o bozulursa cesedin tamamı bozulur. Haberiniz olsun, bu et parçası kalptir.”[3]
Sağlık boyutu
Kafein, gazlı ve gazsız ürünlerde bulunabilen, kolada da tat vermesi için kullanılan bir maddedir. Kola, içerisinde bulunan yüksek miktar kafein sebebiyle de tartışma konusu olmuştur. Kafeinin çok tüketilmesi halinde kanı yapışkan hale getirir ve kan damarlarında soruna neden olur. Yine yüksek kafeinin, idrar çıkışını artırdığı, kalp atışlarını yükselttiği, sinirlilik ve titreme yapabildiği ve hassas kişilerde kızarıklıklara neden olduğu bilinmektedir.
Kolanın sağlık açısından ortaya çıkardığı diğer bir sıkıntı ise şeker oranıdır. Bir kutu kolada on beş küp şeker bulunmaktadır. Bu yönüyle kola ve diğer enerji içecekleri, gazlı içecekler ve saireden şeker hastaları ve çocukların özellikle uzak tutulması gerekmektedir. Yine son dönemde çocuklarda ve gençlerde büyüyen kilo probleminin sebebi olarak yiyecek ve içeceklerimizdeki şeker ve tuz oranları gösterilebilir.
Kola içince vücutta neler oluyor?
İlk 10 dakika: 15 çay kaşığı şeker almış gibi vücudunuza girer (Günlük almanız gereken şeker miktarının tamamı kadar). Fosforik asit tat alma duyunuzu keser ve aşırı şeker yüklemesinden dolayı kusmanızı engeller.
20 dakika: Kan şekerinizde ani bir yükselme olur, yüksek miktarda insülin patlamasına neden olur. Karaciğeriniz vücudunuzdaki şekeri yağa çevirerek buna bir yanıt verir. Bu sadece birkaç dakika içinde olur.
40 dakika: Kafein absorbsiyonu tamamlanır. Göz bebekleriniz büyür, kan basıncınız yükselir, karaciğeriniz kana daha fazla şeker pompalamaya başlar. Beyninizdeki adenozin reseptörleri rehaveti önlemek için bloke olur.
45 dakika: Beyninizde dopamin salgısı artar. Bu tıpkı eroinin vücutta yaptığı tepkimelere benzer.
60 dakika: Kafeinin diüretik özellikleri baş gösterir (tuvalet ihtiyacı). Bu da vücutta depolanmış kalsiyum, magnezyum ve çinkonun da beraberce dışarı atılması demektir.
Bir süre sonra vücut şeker ihtiyacını tekrar duymaya başlayacak, halsizlik ve bitkinlik baş gösterecektir. Vücuda kola ile alınan bütün su tekrar dışarı atıldığı için susuzluk tekrar hissedilecektir. Şeker ihtiyacını takiben, kafein isteği de başlayacaktır (sigaradaki gibi).[4]
Ekonomik boyutu
Buraya kadar koladan genel olarak bahsettik. Şimdi fıkhi boyutunu, sağlık vs. yönlerini bir kenara bırakarak ekonomi boyutuna gelelim.
Bilindiği üzere Filistin 64 yıldır işgal altındadır. İşgalci siyonist İsrail devletinin önemli gelir kaynaklarından önemli bir kalemi, kolaları da içine alan içecek firmalarıdır. Bu firmalar çekinmeden her yıl gelirlerinden azımsanmayacak miktarlarını işgalci İsrail devletine bağış olarak veriyorlar.
Geçtiğimiz yıllarda Gazze’ye uygulanan ambargoyu delmek için yola çıkan ve yapılan baskınla 9 yardım görevlisinin şehit edildiği Mavi Marmara’nın ardından yapılan boykot çalışmaları sonucu bu firmaların gelirleri %30 oranında düşüş göstermiştir. Hediye ürünlerle eski gelirlerine ulaşmaya çalışan bu firmalar, reklamlarında özellikle ramazan ayında İslami motifleri kullanarak bilinçaltına oynamaktadırlar. Bu durumda takdir edilir ki bir Müslüman’ın, bu firmaların ürünlerini, varsayalım helal sertifikalı olsa dahi kullanması düşünülemez. Çünkü kapitalist bir zihniyete verilecek en güzel cevap, onların anladığı dil olan ekonomi ile olacaktır. Tüketimleri düştükçe elleri bağlanacaktır.
Bizler kardeşler topluluğu olarak birbirimize destek olma ve birbirimizi koruma mecburiyetindeyiz. Yapılan zulme maddi veya manevi destek veremeyiz. Biz bir ümmetiz ve kardeşlerimize sıkılan merminin parasal kaynağı olamayız. Bu bir ateştir ve buna sessiz kalan herkese bir gün bu ateş ulaşacaktır. Bunu bilmek zorundayız.
Unutmayalım!
“Kim bir kavme benzerse, o da onlardandır.”[5]
Unutmamalıyız ki kola, enerji içeceği ve benzer ürünler, Türk-İslam kültüründen uzak ürünlerdir. Emperyalist güçlerin desteğinde yürütülen kampanyalar, renkli reklamlar, batının çarpık yaşam tarzına gençlere özendirme çalışmaları yoğun bir şekilde yürütülmektedir. Kültürümüze ait olmayan bu tür içecekler de bu güçlere hizmet etmek için kullanılmaktadır. Bu bağlamda Müslümanlar olarak bu planlara karşı özellikle dikkatli olmak zorundayız. Çünkü kendi nefsimizin yanında neslimizle de açık bir imtihan içerisindeyiz.
Ümeyre Özdemir / Gençdoku 49. Sayısı (Haziran 2013 – Recep 1434)
[1] Dr. Hüseyin Kami BÜYÜKÖZER, Yeniden Gıda Raporu, s.374, İstanbul 2011.
[2] Tirmizî, Eşribe 3; Ebû Dâvud, Eşribe 5; Nesâi, Eşribe25.
[3] Buhari, İman 39, Büyû’ 2; Müslim, Müsâkat 107, (1599); Ebu Davud, Büyû’ 3, (3329, 3330); Tirmizi, Büyü 1, (1205); Nesai, Büyü 2, (7, 241).
[4] Dr. Hüseyin Kami BÜYÜKÖZER, Yeniden Gıda Raporu, s. 371, İstanbul 2011.